Cennetten köşeler 2009 Alpler Gezisi 1

ALPİN TOUR

 http://www.everytrail.com/swf/widget.swf
Map your trip with EveryTrail

 

Yaptığımız bu turun GPS izlerini   buradan  alabilir ve daha ayrıntılı görebilirsiniz

Eşim Aylin ve ben  iskender Songur

23 Temmuz Perşembe

Bundan iki yıl önce gidip de çok kısa kalabildiğimiz ve aşık olduğumuz, hatta neredeyse oğlumuza isim olacaktı ki Alplere kararlıydık bir daha gelmeye. O yıl geziden dönmüştük ve yaklaşık 2 hafta içinde bu gezinin rotasını hazırlamıştık. Şans eseri oğlumuz hayatımıza girince 1 yıl ertelemek zorunda kalmıştık ama sonunda o yıl geldi ve heyecanla geri saydığımız 23 Temmuz sabahı oldu. Heyecanla uyandık ve 7.40 da oğlumuzla vedalaşıp yola çıktık.

Günün rotası

393km

Yolda çok şanslıydık çünkü serin bir esintiyle hiç sıcak hissetmeden İzmir e vardık. Çıkış işlemi için doğru Otomobil ve Turing Kurumu’na Alsancak a gittik ve işlemleri yaptırıp Çeşme ye doğru yola çıktık. Çeşme ye varınca birkaç eksiğimizi tamamlamak için Tansaş a uğradık ve oradan Atlas Tur a gidip biletlerimizi gidiş dönüş 90 Euro ya aldık. İzzettin Bey ve Ercüment Bey gerçekten çok nazik insanlar. Bize hem indirim yaptılar hem de sonrasında gemiye kadar işlemlerde yardımcı oldular. Buraya kadar malesef resim alamadık

Daha sonra Cahit Bey ve sevgili eşi Füsun Hanım ı ziyarete gittik. Beraber çok güzel bir yemek yedik ve keyifle sohbet ettik.

 

Saat 4 30 da onlardan ayrılıp limana geldik.

 

30 Lira yurtdışı çıkış harcını yatırıp gemiye doğru gittik.

Orada motorlarımız arka arkaya park edilirken Birdal la tanıştık ve gemide sohbet ederek Sakız a beraber geldik.

Kendisi Avusturya da İnnsbruck’ta oturuyor ve orada Araba servis ve alım satım işleriyle uğraşıyormuş .Adaya inince duyduğumuz balık kokularına dayanamayıp biletleri alıp hemen bir tavernaya oturduk. Daha sonra Birdal da bize katıldı. Çok lezzetli kalamar ahtapot ve ouzo hepimize çok iyi geldi.

Saat de ilerlemişti. Saat 10 da gemiye bindik ve kendimize yer ayarladık. Aylin hemen yatıp uyudu, biz de biraz daha sohbet edip yattık. Birdal önümüzdeki iki gün daha bize yolda eşlik edecek çok tatlı bir arkadaştı.

 

24 Temmuz Cuma

Günün rotası

236.5km

Sabah 6 30 da kalktık. 7 civarı Athina ya vardık ve doğru Akropol e gittik. Akropol u bu kez çok daha rahat bulduk. Kişi başı12 Euro giriş ücretini ödeyip açık hava müzesini gezmeye başladık.

Akrapolün hemen altında birçok konserin verildiği bir anfi tiyatro

Tam da o sırada Akrapolu gece koruyan askerler

geçen gelişimizde Akrapol kapalı olduğundan buradaki kayanın üstünden resim alp geri dönmüştük

 

Büyük tapınak Parthenon 1983 ten beri bir yenileme projesi kapsamında ve zarar görmüş kısımları tamir ediliyor. İyi ki erkenden gitmişiz güneş tepede çok daha yakıcıydı. Yukarıdan tüm Atina ayaklarınızın altında.

Uzakta görünen statyum Antik çağlarda ilk olimpiyatların yapıdığı yermiş

Bu resimin çok ilginç bir tarafı var Akrapolde sigara içmek yasak. Orada görülen küçük klubede içebiliyorsunuz.Ancak iki kişi yan yana durabiliyor. Önceleri teyzem içerideydi sonradan dışarıya çıktı. Ne kadar zor bir olay şu sigara içmek

 

Akropol ü gezip dolaştıktan sonra Plaka mahallesine gidip birer frappe içmeye karar verdik. Agora meydanında çok hoş kafeler var. Bir tanesine oturduk yeşilliklerin içine su fışkırtan vantilatörlerden koymuşlar serin serin esiyordu.

Yaklaşık 1 saat oturup biraz Avusturya biraz Türkiye sohbetinden sonra Syntagma meydanına gittik.

Şimdi ilk hedef Patras a giderken otobanda Corinthos u görmekti. Deniz yolu ile Doğu ve Batı Yunanistan kıyıları arasındaki geçişi kolaylaştırmak için antik çağlardan bir kanal açmak fikri gelişmiş ve 1893 yılında açılıp hizmete giren 6,3 km uzunluğundaki Korint kanalı bu fikri gerçek yapmış ve Mora yarımadasını bir adaya dönüştürmüş.. Ama kaçırdık, dönüşe kaldı. Yolda sorunsuz ilerleyip Patra ya vardık.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Yunanistan da motor üstünde ulaşım çok rahat çünkü trafikte her araç motorlara yol veriyor ve zaman kaybetmeden gideceğiniz yere varıyorsunuz. Biletlerimizi aldık ve limandan tekrar saat 14.30 da Superfast a binip Ancona ya doğru çıktık.

Feribot önce İgoumenitsa’ya uğradı.

Sonra Duş alıp akşam yemeği için restorana sonrada bara gidip 5 Euro ya Athanassiadi adında hoş bir şarap içtik.(özellikle yazıyorum tadı çok hoşumuza gitti) Gemide saatler zor geçiyor. Neyse ki Birdal la sohbet güzeldi. Her şey güzel ve yolunda..

25 Temmuz Cumartesi

 

Günün Rotası

 

564km

Sabah 8.30 civarında uyandık. Öğlen 10.30 de gemiden inmiştik ve rahat bir nefes aldık. Feribotun garajındayız

İşte yeniden Ancona daydık GPS yardımıyla çok rahat otobana çıktık ve bir süre daha Birdalla yolumuza devam ettik.

Otoban uzun ve sıkıcıydı. İleride bir Autogrillde yemek yedikten sonra Birdal ile yollarımız ayrıldı.Kendimi Birdal gibi kalender bir dostla tanıştığım için şanslı sayıyorum.

Otobandaki en güzel görüntüler

 

Sonunda otobandan çıktık ve Belluno ya geldik. İklim ve doğa birden değişmeye başladı. Hava daha serin doğa daha yeşildi. Alpler tüm güzelliğiyle karşımızdaydı. Ve beklediğimiz virajlı yollar tam başlamıştı ki

bir tünelden geçerken arkamızdan yaklaşan bir motor önümüze geçti. Bir süre arkasında takip etmeye çalıştık ama adam öyle hızlı ki  önümde arka tekerini patinaj yaptıra yaptıra öyle girdiki viraja pes dedim .Dar ve virajlı bu yola rağmen birkaç dakika içinde adam kayboldu. İkimiz de şaşkın şaşkın gülüyorduk ve neye uğradığımızı anlamamıştık. Belli ki adam çok iyiydi ve yolu çok iyi tanıyordu. Fakat ileride fark ettik ki adam kaza yapan başka bir motorcu arkadaşının yanına aceleyle gelmeye çalışıyordu. Neyse ki can sıkıcı bir hasar ya da kayıp yoktu ve biz de yolumuza devam ettik. Fakat böyle yüksek bir adrenalinli sürüş otoban sonrası Alplere girişte bize iyi de gelmişti, eğlenceliydi. Yeniden bu yollarda olabilmenin sevinci içinde, yine çocuklar gibi şendik. Yollar motorlarla ve bisiklet süren, yürüyüş yapan, piknik yapan insanlarla doluydu. Yollar ve virajlar çok güzeldi.

Monte Pelmo hemen başımızın üstünde yükseliyordu.

 

 

Önümüzden çok kalabalık bir scooter grubu geldi.Tabiiki fotoğraftaki çok az bir bölümü

Passo Giau ilk hedefimizdi.

 

  Tabelada Sevgili İbrahim Erkal ve Fazıla’nın Akdeniz motorsiklet klubu sticer’i ve Bursa Endurodan Murat (Paşa) ağabeynin sticer ini görmek bizi mutlu etti

Manzara gerçekten harikaydı ama akşamüstü olmuştu ve bu yüzden çok oyalanmadan yolumuza devam ettik.Passo Giau dan sonra yollar ve virajlar biraz daha genişledi ve yol şimdi bizim için daha zevkli bir hale gelmişti. Cortina ve Misurina geçen gezimizde de yer alıyordu ve harika yerlerdi. Cortina ya bakan yamaca yine aynı pozumuzu verdik.

Yukarıdan Cortina

Yolda Daha önce internette resmini gördüğüm değişik bagaj

Sonrada Misurina ya vardık.

Geçen gezimizde donarak ölmeden uyandığımız için Allah a teşekkür ettiğimiz göl kenarında anılarımız canlandı. Bakıp bakıp büyüleniyor insan bu güzelliğe. Tekrar yola düştük ve yaklaşık 20 km ileride konaklayacağımız camping Dobbiaco (Almanca Toblacher See) ya geldik. Burası Misurina dan daha küçük yine doğa harikası bir göl.

 

Akşam olmuştu ve hava kararmadan çadırımızı kurup duşumuzu aldık. Duşlar biraz sorunluydu ama sıcak su yine de bizi rahatlattı. Polarlarımızı çekip göl kenarındaki camping e ait restorana oturduk. Güzel bir akşamdı.Akşam bölgenin şarabı ve peynir tabağı eşliğinde devam ettik.

Gece yattığımızda bu kez hiç üşümedik çünkü yeni uyku tulumlarımız çok başarılıydı.

Devamı için tıklayınız

LangDetecten>tr YahooCerror
5525km

Bu yazı Seyahat içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın